Yazar: Kuntay Yalvaç
"Önyargıları yıkmak, atomu parçalamaktan çok daha zordur."
Albert Einstein
Önyargı, bir kimse veya bir şeyle ilgili olarak belirli şart, olay ve görüntülere dayanarak önceden edinilmiş, olumlu veya olumsuz yargı, peşin hüküm, peşin fikirlerdir. Yani kişinin önceden edindiği deneyimler ve o konu ile ilgili bilgilere dayanarak tekrar karşılaştığında akla gelen ilk düşünceleri önyargıyı oluşturur…
Hepimizin bildiği gibi, çocukluğumuzdan bu yana ailemiz, sosyal çevremiz ve medya tarafından kodlanmış düşünce ve davranışlarla büyüyor, yılları geride bırakıyoruz. Edindiğimiz tecrübeler ile kendi doğrularımızı oluşturuyor ve kimi zaman farkında olarak ya da olmadan farklı düşünce ve görüşlere kendimizi kapatabiliyoruz. Zaman içerisinde bize kodlanan bu düşünceler kemikleşiyor ve yargılarımızın değiştirilmesi çok güç bir hale gelebiliyor. Bir başkasının, bizi yargılamasını kabul edemiyorken yeri geliyor biz, o insan veya durum hakkında etiketler yapıştırabiliyoruz. Gerçek şu ki aslında hepimiz kendi algımıza göre yaşıyoruz ve bence günümüzdeki sorun tam olarak bu noktada başlıyor. Neden karşımızdaki kişi ile iletişim kurmak, onu iyice dinlemek yerine yargılamak kolayımıza gelebiliyor? Oysa önyargı ve benzeri, sürüsüyle negatif düşüncelerden arınsak diyeceğiz ki ’’biz büyüdük ve kirlenmedi dünya…’’
Önyargı konusunda aklıma ilk şu örnek gelir:
Uzaklarda bir köyde, kocası çocuğu doğmadan ölmüş, tek başına yaşayan hamile bir kadın kendisine arkadaş olması açısından dağda yaralı olarak bulduğu bir gelinciği evinde beslemeye başlar. Gelincik kadının yanından bir an bile ayrılmaz. Her ne kadar evcil bir hayvan olmasa da, oldukça uysaldır. Birkaç ay sonra kadının çocuğu doğar. Tek başına tüm zorluklara göğüs germek ve yavrusuna bakmak zorundadır. Günler geçer ve kadın bir gün bir kaç dakikalığına da olsa evden ayrılmak ve yavrusunu evde bırakmak zorunda kalır...
Gelincik ile bebek evde yalnız kalmışlardır. Aradan biraz zaman geçer ve anne eve gelir. Gelinciği ve kanlı ağzını görür. Anne çıldırmışçasına gelinciğe saldırır ve oracıkta öldürür hayvanı. Tam o sırada içerdeki odadan bir bebek sesi duyulur. Anne odaya yönelir... Ve odada beşiği, beşiğin içindeki bebeği ve bebeğin yanında duran parçalanmış bir yılanı görür.