Huzurlu yaşamak için gerekli olduğu düşünülen bu davranış biçimi, en nevrotik ve nankör eğilimlerimizden biridir. Bu eğilime weatherproofing ismini veren dostum Dr. George Pransky'dir.
Nasıl ki çatlakları, sızıntıları ve kusurları onararak bir evi kış koşullarına karşı dayanıklı hale getirebiliyorsak, aynı şeyi ilişkilerimize, hatta hayatımıza da uygulayabileceğimizi düşünürüz. Temel olarak weatherproofing, düzeltilmesi ya da onarılması gereken şeyleri aramak anlamına gelir. Bu, hayattaki çatlakları ve kusurları bularak bunları düzeltmeye çalışmak ya da en azından başkalarına göstermek demektir. Bu eğilim sizi diğer insanlardan uzaklaştırmakla kalmaz, aynı zamanda kendinizi kötü hissetmenize de neden olur. Hatta sizi her şeyde ve herkeste neyin yanlış olduğunu, onlarla ilgili olarak nelerden hoşlanmadığınızı düşünmeye sürükler. Dolayısıyla bu durum bizi, ilişkilerimizin ve hayatımızın değerini bilmek yerine hayatın hiç de göründüğü gibi olmadığı düşüncesine iter. Hiçbir şey olduğu haliyle yeterince iyi değildir.
İlişkilerimizde weatherproofing genellikle şu şekilde kendini gösterir: Biriyle tanışırsınız, her şey yolundadır. Görünüşü, kişiliği, zekâsı, mizah anlayışı ya da bu özelliklerin bileşimi sizi cezbedir. Başlangıçta bu kişiyle olan farklılıklarınızı onaylamakla kalmaz, bunları takdir de edersiniz. Hatta kısmen birbirinizden farklı olduğunuz için bu kişiden etkilenirsiniz. Görüşleriniz, tercihleriniz, zevkleriniz ve öncelikleriniz farklıdır. Ama bir süre sonra yeni partnerinizin (arkadaşınızın, öğretmeninizin vesaire) geliştirilebileceğini ya da iyileştirilebileceğini düşündüğünüz ufak tefek kusurlarını görmeye başlar, bunu dile getirirsiniz. Örneğin "Geç kalmaya eğilimli olduğunun farkında mıydın?" ya da "Pek kitap okumadığını fark ettim," dersiniz. Yani kaçınılmaz şekilde hayat tarzına dönüşecek bir yola girersiniz; birisinde hoşlanmadığınız ya da tam olarak doğru bulmadığınız şeyleri aramaya başlarsınız.
Elbette ara sıra yapılan bir yorum, yapıcı bir eleştiri ya da faydalı bir rehberlik paniğe kapılmak için bir neden değildir. Ancak yıllar boyunca yüzlerce çiftle çalışırken, ara sıra da olsa eşleri tarafından kontrol edildiklerini hissetmeyen çok az insanla tanıştığımı söyleyebilirim. Ara sıra yapılan zararsız yorumlar, sinsi bir şekilde hayat tarzına dönüşme eğilimi gösterir.
Başka bir insanı düzeltmeye çalışmanız, o kişi hakkında hiçbir şey söylemez ama sizi eleştirilmesi gereken biri haline getirir. İlişkilerinizi veya hayatınızın belli yönlerini ya da her ikisini birden düzeltme eğiliminiz varsa, yapmanız gereken tek şey bu ihtiyacı kötü bir fikir olarak değerlendirmektir. Bu alışkanlık düşüncelerinize sızdığında, bunun farkına vararak dudaklarınızı mühürleyin. Partnerinizi ya da arkadaşlarınızı ne kadar az düzeltmeye çalışırsanız, hayatınızın aslında ne kadar şahane olduğunu o kadar çok fark edersiniz.
Carlson, Richard. Ufak Şeyleri Dert Etmeyin, Diyojen Yayıncılık, 2023, 74-76, çev. Uğur Mehter.