Bundan yirmi otuz yıl öncesine kadar bir kadın amcazade, dayızade, halazade veya teyzezade için "kuzin" yerine "kuzen" demek şeytanın aklına gelmezdi. Bugün televizyonlarda (özellikle film veya dizilerde), gazete ve kitaplarda, kadın erkek tefriki gözetilmeksizin "kuzen" denilmekte ve bu, başkalarını bilmem ama beni son derece rahatsız etmektedir. Bu konuda ilgililere sayısız mektuplar yazdım ama kimseye meram anlatamadım. Kuzen (Fransızcada cousin, İngilizce de cousin, fakat biri "kuzen" ["n" nasal olmak yani genizden söylenmek şartıyla], diğeri ise "kazın" diye okunur) dilimize Tanzimat döneminde girmiş bir kelimedir ama İngilizceden değil, Fransızcadan girmiştir. Bilindiği gibi, o tarihlerde İngilizce henüz moda olmamıştı ve bu dili bilenlerin sayısı çok azdı. Batıya açılan penceremiz Mekteb-i Sultani (Galatasaray) idi ve orada Fransızca okutulur, Fransız kültür ve edebiyatı öğretilirdi. Dolayısıyla, kültürümüz, edebiyatımız, sanatımız, bilimimiz, tıbbımız (ben kendimi bildim bileli ünlü şeker ilacına "ensülin" denirdi, bugün bakıyorum doktorlar bile insülin diyorlar; kırk yıllık Endonezya da İndonezya oldu) İngilizceyle değil Fransızcayla beslendi ve tabi bu dilden çeşitli dallarda pek çok kelime dilimize girdi: metres, matine, suare, şan, repertuar, apolet (bence aslına uygun olarak "epolet" diye anılması gerekirdi: épaule Fransızca omuz demektir), vs. Ama "kuzen" dilimize tek başına girmemiştir, dişili olan "kuzin" (Fransızca "cousine") ile birlikte girmiştir. Konuşma dilimize girmiştir, yazı dilimize girmiştir, edebiyatımıza girmiştir. Açın Hüseyin Rahmi'nin, Ahmet Rasim'in Ahmet Mithat'ın romanlarını, kim bilir kaç tane kuzen ve kuzine rastlarsınız. Ama hiçbirinde kuzin yerine kuzen dendiğine rastlamazsınız. Peki, bu nasıl oldu da değişti ve dizilerde adamın "kuzenim" diye bahsettiği kimseyi siz bir erkek olarak görmeyi beklerken, karşınıza üç çifte kayık içinde bir "afet" çıkıvermeye başladı? Sebebi basit. İngilizcede kelimelerin gramatik cinsiyeti olmadığı gibi, erkek ve kadın amcazade için ayrı ayrı kelimeler de öngörülmemiştir. Biz de yabancı dilin prototipi saydığımız İngilizcenin (son zamanlarda daha ziyade Amerikancanın) yörüngesine girdiğimiz için, kırk yıllık kural, gelenek ve uygulamayı bir yana bırakarak ikisine de kuzen demeğe başladık. Varsın bazı dinozorların kulakları tırmalansın, kimin umurunda! (Eğer biz kuzen kelimesini İngilizceden almış olsaydık herhalde kuzen diye değil kazın diye telaffuz ederdik. Bugün redd-i nesep ediyor ve çocuğumuza yeni bir baba arıyorsak adını da değiştirelim. Yabancı bir dilden alınan bir kelimenin telaffuzunu Türkçeleştirmek olur ama kelimeyi bir dilden, telaffuzunu ve gramer kuralını başka dilden almak olmaz.)
Şiar Yalçın, Doğru Türkçe, s. 12-13 Metis Yayınları, 1999.
E-BÜLTEN
mürekkebi üstünde
Kuzen mi, Kuzin mi?