Gramerin temeli yazı, yazının temeli de harfler olduğuna göre, harflerin çeşitli standart şekilleri, okunuşları yani temsil ettikleri sesler kadar isimleri de önem taşır. Her dilde her harfin belirli bir adı vardır. Mesela, Almancada "j" harfinin adı jot (yot), ingilizcede "k" harfinin adı (key), Fransızcada "y" harfinin igrek'tir (Grek "i" si anlamında) ve bu dillerde bu harflerin adını değiştirmek, onları başka türlü söylemek kimsenin aklından geçmez. Latin alfabesine dayanan yeni Türk alfabesi de 1927-28 yılları içinde icat edilip geliştirilmiş, tespit edilmiş ve 1 Kasım 1928 tarihli kanunla kabul edilerek Türk Devletinin resmi alfabesi olmuştur. Bu kanunda her harfin şekli, eski Arap alfabesinin hangilerine tekabül ettiği belirtilmiş ve her birine isim verilmiştir. Buna göre, alfabemizin 29 harfi şu isimlerle anılır: a, be, ce, çe, de, e, fe, ge, yumuşak ge, he, ı, i, je, ke, le, me, ne, o, ö, pe, re, se, şe, te, u, ü, ve, ye, ze. Bunların büyük çoğunluğu öteden beri herkes tarafından aynı şekilde ve doğru olarak söylenmekte ise de, içlerinden bazı kaprisliler kendileri için konulmuş tekdüze ve mantıksal kurala uymamakta direnmişlerdir. Bu yaramazlar özellikle "he" ve "ke" ve bir ölçüde de , "fe", "le", "me", "ne", "re" ve "se" harfleridir. Bu sonunculara, kimileri bilinçli bir özentiyle, kimileri ise bilinçsiz olarak, belki bildikleri yabancı dillerin etkisinde kalarak, "ef", "el", "em", "en", "er", ve "es" derler ki bu kesinlikle yanlıştır (bu arada, mahut IMF kuruluşuna ya doğru dürüst "i-me-fe" , ya da İngilizce bildiğinizi göstermeye pek meraklıysanız asıl adına (International Monetary Fund) uygun olarak "ay, em, ef" demenizi, ama hiçbir zaman "i-em-ef" dememenizi tavsiye ederiz).
Gelelim iki iflah olmaz asiye, yani, "h" ile "k" harflerine. Sanıyorum bunların adlarını yanlış söyleyenlerin sayısı doğru söyleyenlerinkinden fazladır! Ara sıra gerek yabancı kanallardaki gerek yerli kanalımızdan Çark-ı Felek programlarını izlerim. Alman, İtalyan ve İspanyol televizyonlarında yarışmacılar hemen hemen istisnasız olarak seçtikleri harfin adını doğru söylüyorlar ve mutlaka kodluyorlar (Paris'in "pe"si gibi). Bizde ise "he" ve "ke" harflerini doğru söyleyenler yıllardan beri parmakla gösterilecek kadar az. "He" ya "ha", ya "aş" ya da en feci şekliyle "haş" oluyor. "K" ye ise çok büyük bir çoğunluk "ka" diyor. (Türkçeyi genellikle iyi bir diksiyonla doğru ve güzel konuşan usta yönetici sayın Tarık Tarcan hariç tabi; ama yarışmacılara da öğretse ya harflerin tek doğru söyleniş biçimini... Ben olsam "haş" diyenleri hem iflas ettirir hem de bir güzel döverim!) Şimdi bütün sessiz harfleri "e" ile seslendirirken, "h" ve "k" harflerine gelince Almanca ve Fransızca adlarını kullanmanın ne anlamı olabilir? Hele o "haş" yok mu! "He" yerine "haş" demek gerçekten cehaletin, görgüsüzlüğün ve zevksizliğin dik alasıdır. "H" harfi Fransızcada hiçbir zaman okunmaz ki adına "haş" densin: hep "aş" diye okunur. Sesli ve sessiz (aspiré ve muet) denilen "h"ler arasındaki tek fark kendinden önce gelen sesli harfle (özellikle le, la, les harfi tarifleriyle) ulama ve harf düşmesi konusundadır: le homard (ıstakoz) fakat l'homme (insan), ama ikisinde de "h" sesinin zerresi yoktur ve biri (lö ömar), öteki (lom) diye okunur. Hache (balta) da öyle: buradaki "h" sözde seslidir, onun için la hache diye ayrı yazılır ama yine de (la aş) diye okunur.
"K" harfinin "ke" yerine "ka" diye söylenmesine nerede ise alıştık (mel'un PKK hala ısrarla Pekaka diye söyleniyor) ama bu resmi adının değiştirilmesi için yeterli bir sebep değildir. Ne de bizim geçen haftaki yazımızda, güzel ve sempatik Jülide Ateş kızımızın talihsiz yanlışı üzerinde dururken itina ile ("k"yi) diye yazdığımızı birilerinin ("k"yı) diye düzeltmesi (!!!) için. Hayır efendim, doğrusu "keyi" ve dolayısıyla "k"yi'dir, "kayı" ve dolayısıyla "k"yı ise yanlıştır. Lütfen herkes haddini bilsin (Sutor, ne supra Crepidam).
Şiar Yalçın, Doğru Türkçe, Metis Yayınları, 1999.
E-BÜLTEN
mürekkebi üstünde
H ve K Harfleri