Öteden beri, konuşurken olsun, yazarken olsun, "görmemezlikten geldi" , "işitmemezlikten geldim", "yememezlik etmedi" , " sakın söylememezlik etmesin", vs. derdik. Ama bir süredir yeni bir moda çıktı ve Amerika’yı yeniden keşfetmeye meraklı olanlar, sanki bu tabirler yanlışmış gibi, onları sözde düzeltip doğrularını(!) kullanmaya başladılar. Artık, "trafik polisi park yasağı olan yerde durmamı görmezlikten geldi", "hatip meydandan yükselen itirazları duymazlıktan geldi", "bak yemeğini önüne koydum, sakın yemezlik etme" deniliyor. Oysa, fiiller de, isim fiiller de "me" veya "ma" ekiyle olumsuz hale getirilir: yemedim, uyuşmamak, konuşmama, içmeme vs. O halde konuşurken de, yazarken de, "falancayı yolda gördüm, beni GÖRMEMEZLİKTEN geldi", "bana söylediği kötü sözleri DUYMAMAZLIKTAN geldim", "sokağa çıkarken, oğluna okula GİTMEMEZLİK etmemesini tembih etti", dememiz gerekir. "Görmez", "duymaz", "yemez" kelimelerinin zaten olumsuz kipler oluşu bizi aldatmamalıdır. Bunlar fiilin muzari tekil üçüncü kişiye özgü şekillerinden ibarettir. Eğer "görmezlikten geldi" yeterli ise, birinci ve ikinci kişiler için "görmemlikten geldim" ve "görmezsinlikten geldin" dememiz gerekmez miydi?... Oysa, "görmemezlik" ve "duymamazlık" kelimelerindeki "lik" ve "lık" eklerinden önce gelen "z" harfinin şahıs ve zamanla bir ilişkisi yoktur. Belki "duymamaklık" ve "görmemeklik" kakofonik olacağı için, mastar "k"sinin yerine daha ahenkli olması için konmuş bir harftir. Şu anda somut bir örnek gösterebilecek durumda değilim, ama hatırladığım kadarıyla bütün iyi yazarlarımız da hep "görmemezlikten geldi" , "işitmemezlikten geldi" vs. demişlerdir. Zeki Müren de ünlü şarkısında, "Bir gün karşılaşırsak, buluştuğumuz yerde / Eller gibi davranıp GÖRMEMEZLİKTEN gelme" demiyor mu?
Şiar Yalçın, Doğru Türkçe, s.32, Metis Yayınları, 1999.
E-BÜLTEN
mürekkebi üstünde
Görmemezlik, Duymamazlık